hayvanat bahçesi macerası

Ayakkabı

Hangi masalın kime uygun olduğuna karar verme benim işim değil. Aslında benim işim masallara karışmak da değil. Ben bir masal anlatıcısıyım. Masallar nasıl gökten inerse öyle aktarırım dinlemek isteyenlere. Bir varmış bir yokmuş, bazen perilerin muzipliği tutar masallar inmezmiş. O zaman da iş başa düşermiş:ince bulutların üzerindeki periler ülkesinden masal anlatıcıları gider alırmış masalları.

Neyse canım efendim. Bugün de benim muziplik edesim, bir ezber bozasım var. Eğer istersen devam et bu satırları okumaya ve öğren o herkesin gözü kapalı bildiği masalın aslında nasıl olduğuna.

Şimdi tık diyelim tak diyelim masalımızı bildiğimiz gibi söyleyelim. Az giderken uz giderken,masal anlatıcısı büyükannemin ondan da büyük, daha da büyük, büsbüyük büyükannesi; o bilinmeyen zaman diliminde üç gün gökten masal inmesini beklemiş. Bir gün geçmiş, anlatacak yeni masal gelmemiş. İki gün geçmiş, anlatacak yeni masal yine gelmemiş. Üç gün geçmiş anlatacak yeni masal hala gelmemiş. Çare yok, binmiş uçan bir kazanın içine yükselmiş ince bulutların ötesindeki Periler Ülkesi’ne. Niyeti, anlatacak yeni bir masalı alıp getirmekmiş yeryüzüne. Masal anlatıcısı büyükannemin ondan da büyük, daha da büyük, büsbüyük büyükannesi; sonunda perilerin ülkesine indiğinde oturduğu kazandan çıkmak istemiş ama nafile! Çünkü tombul yağlı poposunu sıkıştığı kazanın içinden uğraşmış uğraşmış çıkaramamış. Mübarek, kazanın içine şişeye takılan tıpa gibi sıkışıp kalmış. İlerden onu izleyen periler; her zamanki iyilik düşünceleriyle arkalarında ışıltılı tozlar kaldırarak, havada süzülüp uçarak yardıma gelmişler. Zor da olsa onu sıkıştığı kazanın içinden kurtarmışlar . Kurtarmışlar ama o da ne ? Masal anlatıcısı büyükannemin ondan da büyük, daha da büyük, büsbüyük büyükannesi uçan kazanın içinden çıkar çıkmaz ortalığı berbat bir koku sarmasın mı? Meğer masal almak için acele edince ayakkabılarını giymeyi unutmuş. Kazanın içinden dışarı çıkarıp Peri Ülkesi’ne bastığı çıplak ayakları, çürümüş peynir- yok yok- bayatlamış yumurta gibi kokup etrafta bulunan perilerin genzini yakmasın mı? Üstüne üstlük bir de kazanın içinden dışarıya çıkardığı ayağının parmak aralarından yuvarlanan ayak kirleri, siyah küçük solucanlar gibi, Periler Ülkesi’nin parıltılı yerlerine saçılmasın mı ? Tabii, Periler Ülkesi’nde titiz olduğu kadar da kibar olan peri sakinleri bir şey söyleyemeyip kendilerini ağlayarak sağa sola savurup öğürmeye, hatta tek tek bayılmaya başlamışlar. Masal anlatıcısı büyükannemin ondan da büyük, daha da büyük büsbüyük büyükannesi: ‘’Bana yeni bir masal verebilir misiniz ?’’diye soramadan perilerin hepsi ayak kokusuna dayanamayıp patır patır düşüp bayılmışlar. Neyse, biz onları baygın bırakıp buradan haber alalım.Derken, tam o sırada periler ülkesinin acil masal çanları her yerde çalmaya başlamış. Dong! Dong! Dong! Ardından, sihirli büyük kürede güzel ama üstü başı perişan, her yeri külle bezenmiş bir kızın görüntüsü belirmiş. Sonra ‘’Prensin balosu için çok acele yardım bekleniyor, çok acele çok çabuk yardım bekleniyor!’’ sesleri işitilmiş. Masal anlatıcısı büyükannemin ondan da büyük, daha da büyük büsbüyük büyükannesi:’’İşte! Bu anlatacak yeni bir masal olmalı ama bir peri yardım etmezse masala dönüşemez ki!’’ demiş. Hemen yerde baygın yatan perileri sallayıp uyandırmaya çalışmış ama boşuna bir çaba olmuş. Çünkü hafifçe gözlerini aralayan periler onu görünce tekrar bayılıyorlarmış. Neyse çok uzatmayalım, birden ortaya burnunu mandalla sıkıştırmış Acemi Peri çıkmış. ‘’Ne zamandır bu anı bekliyordum ama bir türlü sıra bana gelmiyordu. Usta periler hep sen daha acemisin,zamanı değil diyorlardı.Şimdi onlar bayılıp yardım edemediklerine göre benim yardım etmeme bir itirazları olmaz herhalde!’’ demiş. Bu sırada, acil masal çanları tekrar çalmış. Dong! Dong! Dong! ‘’Gitmem gerek!’’ demiş Acemi Peri:‘’Ama önce buradaki problemi çözmeliyim bakalım neler yapabilirim?’’demiş, demiş ama hemen aklına parlak bir fikir gelmiş. Buldum,diye yüksek sesle sevinçli bir çığlık atmış. ‘’Sanırım bir çift ayakkabı bütün sorunlarımızı halledecek,zaten övünmek gibi olmasın ama ayakkabı büyüsünde üstüme yoktur, işte yepyeni ayakkabıların geliyor’’ deyip parmaklarını şıklattıktan sonra sonra ortadan kaybolmuş. Masal anlatıcısı büyükannemin ondan da büyük, daha da büyük büsbüyük büyükannesi; bir anda ayağında beliren siyah rugan, kısa topuklu, küt burunlu ayakkabılarına şöyle bir baktıktan sonra hemen sihirli kürenin yanına koşmuş. Bütün masalı oradan izleyerek öğrenmiş. Acemi Peri’nin balkabağından araba çıkarmasını, farelerin güzel atlara dönüşmesini, kristal ayakkabıyı her şeyi ama her şeyi görmüş. Bu sırada baygın yatan perilerden ilk kendine gelen, Periler Kraliçesi imiş. Sihirli Kürenin içinde gezinen Acemi Peri’yi görünce,’’Eyvah!’’ demiş, ‘’ Acemi Peri’nin sihri geçici, en fazla gece yarısına kadar! Sonra her şey eski haline dönecek. Neyse ki ayakkabı büyüsünde üstüne yoktur , zavallı kızın elinde bir çift kristal ayakkabı kalacak.’’ Sonra masal anlatıcısı büyükannemin ondan da büyük, daha da büyük, büsbüyük büyükannesinin ayaklarındaki yepyeni ayakkabılara bakarak ‘’ Bunları da Acemi Peri yaptı değil mi?’’ diye sormuş. Masal anlatıcısı evet manasında başını öne arkaya defalarca sallamış.’’Hepimizi kokudan bu sayede kurtarmış demek, bundan sonrasına da ben bir çare bulayım bari’’ demiş. Sonra sihirli asasını ışıltılı hareketlerle döndürerek büyülü sözcüklerini söylemeye başlamış:’’ Salagadoola bibbidi bobbidi bo! Bir daha sihirli kazanla masal anlatıcılarının Periler Ülkesi’ne gelmesini yasaklıyorum! Babidi bo! Sihirli kazanların hepsini ortadan kaldırıyorum!’’ demiş. Bir anda periler ülkesinin yolunu bilen tüm sihirli kazanlar ‘’poff!’’ ortadan kaybolmuş.

Eğer bundan sonra masal anlatıcısı büyükannemin ondan da büyük, daha da büyük, büsbüyük büyükannesinin Periler Ülkesi’nde kaldığını sanıyorsanız, çok yanılıyorsunuz. Periler Kraliçesi bu tehlikeyi göze alamadığından masal anlatıcısını yeryüzüne geri götürmek için iki peri görevlendirmiş. Bu perilerin birinin elinde bir ayakkabı torbası varmış. Yeryüzüne indiklerinde periler, masal anlatıcısına Periler Kraliçesi’nin emrini aktarmışlar. Bundan böyle masal bulmak için Periler Ülkesi’ne gelemeyeceğini ama aradığı masalları konu komşuda bulabileceğini, onlara ziyarete giderken sihirli ayakkabısını Peri Kraliçesi’nin yolladığı bu torbaya koyarak taşımasını ve konuk olduğu evin içinde giymesini söylemişler. İster inan ister inanma, o günden sonra masal anlatıcıları hep ayakkabı torbalarıyla ev ev dolaşır olmuş. Şimdi tak diyelim, tık diyelim masalı burada bir soru ile bitirelim: Yoksa siz bu eli ayakkabı torbalı masalcı teyzelerle hiç karşılaşmadınız mı?

Şule Sayın

hayvanat bahçesi macerası