Yitik Kadın/Çocuk
Çocukluğunu kaybettiği yaştaydı henüz
O gür, siyah saçlarını örecek kimsesi olmadı,
Ağaçlara tırmanacağı zamanlarda, tarlaya ekin biçmeye giderdi.
Oyunlara dalıp vakti unuttuğu tek bir an/ı olmadı hiç.
Dağ tepelerinde koşturacağı sıralarda, koyunların ardı sıra yola düşerdi.
Bir ağaç altı bulduysa soluklanmaya,
Eve sağ varmak için dua ederdi ürkekçe.
Güneş tepesinden geçti mi okula gidebilmeyi düşlerdi.
Zaten kardeşi de çoktu sesi duyulmazdı içlerinde
Yere düştüğünde kanayan yerlerine üfleyen,
Gözündeki yaşları silen olmadı ‘’geçti’’ deyip.
Sayısız ihmal yüzünden sessizce ağlardı,
Karanlık, köhne bir odada.
Kalem tutacak elleri ‘’koca’’ diye bir adamı tuttu.
Bir can düştü rahmine de haberi sonradan oldu.
Bezden bebeği bile olmamışken, kundakta bebek aldı çelimsiz kollarına.
Yavrusuna can oldu henüz tomurcuklanmış memesi.
Çabucak aklar düştü saçlarına,
Yavrusunun çektiği yerler koptu.
Yere düştü çocukluğu,
Kalk diyemedi,
Yaralanmış çocukluğuna acıyla gülümsedi.
Esra Gülışık