Peri Diyarı
Bir varmış bir yokmuş bütün masallara yan rol olan perilerin neden kendine özel bir masalının olmadığını düşünen Leyla adında küçük bir kız çocuğu varmış. Sabah akşam peri resimleri çizer, rengarenk kanatlarını boyarmış. Bu küçük sevimli ve sihirli varlıkların evini hayal ederek merakla uykuya dalarmış. Bir sabah bahçesinde oyunlar oynarken bir ağaç kovuğuna takılmış gözleri ve normalde karanlık olan kovuğun ışıl ışıl parladığını farketmiş. Merakla ve korkuyla kovuğa doğru yaklaşmış, tam başını içeriye uzatacakken gözlerinin etrafında yıldızlar parlamaya başlamış. Bir sürü renkli yıldız etrafında dönerek bir girdap oluşturmuş ve Leyla’yı çepeçevre sararak uçurmaya başlamışlar. Leyla gözleri kamaşmış bir halde yldızlardan başka bir şey göremez olmuş. Derken yavaş yavaş çiçekleri, yemyeşil ormanı görmeye başlamış ve bir de bakmış ki bambaşka bir yerde.
-Allah’ım ben nereye geldim böyle? diye şaşkınlıkla sormuş. Arkasından coşkuyla seslenen bir kız sesi duymuş;
-Hey, Leyla merhaba hoşgeldin dünyamıza! Leyla ürkekçe arkasını dönmüş. Bir de ne görsün uzun boylu açık pembe kanatlarını sürekli sallayan turuncu ve uzun saçlı bir peri kızı duruyor. Şaşkınlıktan kekelemeye başlamış.
-Şey, sen, sen yok-sa sen
Peri kızı kıkırdayarak sözünü kesmiş.
-Evet ben periyim. Burası da Periler Diyarı.
Leyla gözlerini ovuşturarak bakıyor, tekrar gözlerini kapatıyor, tekrar açıyormuş.
-Sen küçük değilsin ama? diye hayretle sormuş
-Benim adım Salloom. Sizin dünyanızda dikkat çekmemek için küçülebiliyoruz. Hem elbiselerimiz de o sözde masallardakilerden çok daha güzel baksana! diye elbisesinin eteklerini döndürmeye sihirle başından aşağıya çiçekler yağdırmaya başlamış. Leyla çok mutlu olmuş veıplayarak çiçeklerinin altında dans etmeye başlamış.
-Biliyordum, biliyordum işte gerçeksiniz. Hep sizi çizdim sadece masallardaki gibi değil hayallerimdeki perileri çizdim ama sen onlardan bile güzelsin.
Salloom gülerek;
-Evet biliyorum resimlerine baktık arkadaşım Atuk ile geceleri sen uyurken.
-Aa odama girebiliyor muydunuz? O zaman yatağımın altındaki canavarda gerçek, demiş hayretle ellerini yanaklarına götürerek. Salloom gülmüş,
-O sadece hayal gücün tatlım. Hadi gel sana dünyamızı gezdireyim. Bak bu gördüğün çiçeklerin hepsi sihirli al kopar şu mor olanı kokla. Leyla mor kocaman bir çiçeği koparmaya çalışmış o kadar büyükmüş ki koparmaya çalışırken gerilmiş gerilmiş ve sırt üstü yere düşmüş ama çiçeği koparmayı başarmış. Çiçek koptuğu anda Leyla’nın etrafında yıldız tozları oluşturmuş başına çok güzel sarı papatyalardan bir taç üzerine mor renkli kat kat tülden oluşan ve yerlere uzanan kuyruğuile harika bir elbise yapmış. Leyla şaşırmış.
-İnanmıyorum Salloom gördün mü elbisemi? diye haretle elbisesine dokunmuş. Salloom gülerek:
-Evet prenses hanım. Bakın kopardığınız yerde yeni bir mor çiçek belirdi. Bak şurada gördüğün kocaman mavi kuleler sarayın girişini gösteriyor. Bizim de kralımız ve yöneticimiz var. Leyla şaşırarak:
-Nasıl yani sizin kralınız var ülkeniz var ve erkek perilerde mi var?
-Evet tabiki var. Türler devamlılığını sürdürebilmek için bir dişi ve bir erkeğe ihtiyaç duyarlar. Siz insanların şu masalları o kadar komik ki sadece dişi perilerin olması çok ayrımcı ve Atuk bu duruma çok üzülüyor biliyor musun?
-Atuk erkek mi? diye hayretle sormuş Leyla.
-Pek tabiki erkek Atuk diye dişi peri ismi mi olur hiç. diyerek gülümsemiş. Gezintileri devam ederken yolda bir sürü periyle karşılaşmışlar. Hepsi çok güzel giyimli ve çok kibarlarmış. Erkek perileri inceleyen Leyla, Salloom’u kahkahalara boğmuş. Salloom Leyla’ya dönerek:
-Sen burada beni bekle olur mu? Al bu peri meyve toplarını da ye bakma dış görünüşlerinin aynı olduğuna her biri farklı tadda. Ben Atuk’u bulup geleceğim. O da seni görmeyi çok istiyordu, demiş ve kanatları birden büyüyerek yerden havalanıp uçmaya başlamış. Leyla meyve toplarını yemeye başladıktan sonra hepsinin kırmızı ışıl ışıl parlayan bir renkte olduğunu fakat birini yiyince çilek birinden muz tadı aldığını farketmiş. Şaşkınlıkla ve hevesle hepsini ağzına doldurmaya başlamış derken yaşlı bir peri gelmiş yanına.
-Merhaba küçük insan adının nedir senin?
-Merhaba efendim adım Leyla benim.
-Sen yeni geldin değil mi bu dünyaya? Ne kadar oldu geleli?
-Yeni geldim evet çok kısa süre olduç Salloom’un arkadaşıyım.
-Yeni demek çok güzel. Kızım bana yardım eder misin çok yaşlıyım artık büyülerim de çalışmıyor, gücüm çok azaldı. Şuracıkta eşyalarım var ve evimde şu yeşil ormanın içinde taşıyamayacağım, demiş. Leyla iyi insanlığın vermiş olduğu saf niyetle;
-Tabiki peri anneciğim elbette yardım ederim, demiş ve ormanın içine ilerlemeye başlamışlar. Leyla, güzel çiçeklerin olduğu bahçeden çok uzakta olduğunu anlamış ve orman gittikçe karanlıklaşmaya başlamış. Leyla korkuyla,
-Neden bu kadar karanlık oldu her yer ve renkler kararmaya başladı diye endişeli bir sesle sormuş. Yaşlı perinin kahkahaları etrafta yankılanmaya başlamış.
-Sen küçük insan. Çok kötü aldandın ve oyunuma geldin. Şimdi seni ele geçireceğim ruhun benim olacak ve bu yaşlı peri bedenine hapsolacak. Ben ise senin taze genç bedenine geçeceğim ve dünyada bir ömür daha yaşayacağım. Peri güçleriyle insan olmak çok güzel olacak, demiş ve kahkahalarına devam etmiş, Ürken Leyla bir ağacın arkasına saklanmış ama yaşlı perinin sesi her yerde yankılanmaktaymış sanki yanıbaşındaymış gibi. Birden sarmaşıkların kollarını ayaklarını sardığını farketmiş. Kıskıvrak yakalanmış . Kollarını oynatmaya çalışmış ama hareket edemiyormuş. Yaşlı peri gitgide sarmaşıkların sıkılığını arttırmış ve büyülü sözleri söylemeye başlamış.
-İmmistatus humanus fairtary don immis da humanus dos immus fairier, diye sürekli tekrarlayarak haykırırken Leyla korkudan titriyor ve nefes almakta zorlanıyormuş. Tüm gücünü ve umudunu kaybetmişken kocaman bembeyaz bir güneş doğmuş karanlık ormanın derinliklerinde. Hızla yuvarlanarak gelen bu beyaz güneş topu gözleri kör edene kadar yaklaşmış. Yaşlı peri çığlıklar atmaya başlamış. Işık yavaş yavaş azalırken ve güneş topunun içinde Salloom ile birlikte bir sürü güzel perilerin olduğunu gören Leyla’nın gözleri parıldamış. Salloom Leyla’ya dönerek;
-Kurtuldun küçük insan korkma demiş ve yaşlı periye sihirli parmaklarını döndürerek bir mavi bir ışın göndermiş ve yaşlı perinin gerçek yüzü ortaya çıkmış. Çirkin buruşmuş bir yüz, yok denecek kadar küçük bir burun, balonla şişirilmiş kadar kocaman dudaklar ve keskin kırmızı renkte gözlerle bu bir cadıymış.
-Cadı İsuaro! Tahmin etmiştim senin olduğunu. Misafirimize, hemde dünya güzeli masum bir çocuğa zarar verdiğin için utanmalısın ve şimdi cezanı çekeceksin, demiş ve o anda bütün perileri ellerini sanki orkestra yöneten bir şef gibi döndürmeye başlamış. Parmakları arasında şimşekler çakıyormuş ve Salloom’un “Peri Gücü” diye bağırmasıyla hepsi şimşekleri cadının üstüne göndermiş. Leyla gevşeyen sarmaşıklardan kurtulunca bayılmış. Gözlerini açtığında odasında yattığını ve annesiyle babasının başında korkuyla onu izlediğini görmüş.
-Anne bana ne oldu? Periler nerede? Cadı İsuaro nerede ? kurtuldum mu? diye hayretle sormuş. Annesi ve babası şaşkın şekilde birbirlerine bakmışlar. Leyla’nın annesi
-Çocuk galiba sarsıntı geçiyor. Kızım baban doktor çağırdı gelecek birazdan korkma, ağaçtan düştün sadece demiş ve alnındaki sirkeli bezi değiştirmiş.
-Hadi sen dinlen biraz kızım biz doktora bakalım kapıda mı? diyen babası annesinin koluna dokunmuş ve kapıdan çıkarken babası annesine dönerek;
-İsuaro nedir hayatım? Bu çocuğun hayal gücü beni korkutuyor, diye fısıldamış.
Leyla yataktan kalkmış. Oldukça şaşkınmış çünkü her şeyin gerçek olduğundan emin hissediyormuş. Camdan dışarı bakmış her şey normal gözüküyormuş. Yatağına dönerken masasındaki peri resimlerine gözü ilişmiş. Bir de ne görsün kendisi ile Salloom’un resmi duruyormuş. Üstelik periler diyarında.
-Her şey gerçekmiş. Yaşasın perilerle tanıştım! Yaşasın peri arkadaşım oldu! diye hoplamaya zıplamaya başlamış. Tam o sırada dolabında bir ışıltı farketmiş. Periler diyarından gelen mor elbisesi ve papatya tacı dolabında asılı ışıldıyormuş. Mutlulukla elbisesine sarılmış.
Gökten Dünya’nın bütün çocukları için elmalar düşmüş. Elmalar çocukları korumuş. Ne aç kalmışlar ne de kimse zarar verebilmiş. Mutlulukla büyümüşler.
Not: Yarım kalan çocuk hayatlarından Leyla’ya adadığım bu masalın sonu onun sonundan güzel bitsin istedim. Leyla çocuğun hayatı yarım kalmamış ve yüzü uzun ömrü boyunca hep gülmüş diye hayal edelim. Hayallerimizde ve masallarda yaşamaya etsin.
Reyhan Metin