hayvanat bahçesi macerası
hayvanat bahçesi macerası

Yeşil Diyarın Yedinci Kapısı

Bir varmış bir yokmuş, gökte yıldız pek çokmuş. Gökteki her yıldızın yeryüzünde bir peri sureti yaşarmış. Bu peri suretlerden kimisi farkındaymış olan bitenin, pek çoğu da kendini beşer sanır, peri olduğunu anlamadan göçüp gidermiş bu dünyadan. Neyse efendim sözü uzatmayalım evvel zamanlardan bir zamanda, çevresi yemyeşil ağaçlarla kaplı, ağaçların arkasında ne zaman yapıldığını kimsenin bilmediği surlarla korunan güzel bir ülke varmış. Yeşil Diyar’mış ülkenin adı. Yeşil Diyar’ın altı tane kapısı varmış. Her kapının da bir peri bekçisi.

Yeşil Peri pek kibirliymiş, Büyük Kapı’nın önünde durur, kimseleri içeriye sokmazmış. Sarı Peri merhametli biriymiş; Leylek Kapı’yı beklerken, göçmen kuşları çağırır, onlara yiyecek ve su verirmiş. Yeşil Diyar’ın ağaçlarında dinlenen kuşlar mutlu mutlu yollarına devam ederlermiş. Kızıl Peri, Güneş Kapı’nın bekçisiymiş, her sabah ayı uğurlayıp güneşi içeri alırmış. Mor Peri ise Ay Kapı’yı korur, akşamları güneşi uğurlayıp ayı konuk edermiş. Mavi Peri, Göl Kapı’nın ve adaların bekçisiymiş, Yeşil Diyar’ın içinde Göl Kapı’dan girilen kocaman bir göl, gölün içinde de, nilüfer çiçekleri, kayıklar ve üç tane ada varmış. Adalarda kanun kaçaklarının, gölde de bir canavarın yaşadığı rivayet olunurmuş ama ne canavarı gören bir Allah’ın kulu varmış ne de kanun kaçaklarını. Adaletten kaçıp Yeşil Diyar’a sığınmak isteyen suçluları, daha içeriye giremeden yakalayıp Zindan Kapı’ya getirirmiş askerler, Kara Peri Zindan Kapı’yı beklermiş. Bu kapı, surların dibindeki bir zindana açılır, elinde kılıçla bekleyen kara giysili peri sayesinde Yeşil Diyar’a geçit vermezmiş. Kara Perinin ününü duyan kanun kaçakları Yeşil Diyar’dan uzak durmaya başlamışlar. Zindan uzun zamandır boşmuş. Dış görünüşünden belli olmasa da vicdanlı biri olan Kara Peri bu durumdan oldukça hoşnutmuş.

Yeşil Perinin kibiri yüzünden bu güzel ülkeye göçmen kuşlarla ay ve güneşten başka kimse giremiyormuş nicedir. Günden güne ülke ıssızlaşmaya başlamış. Geleni gideni kalmayan, çıkarlarsa bir daha giremeyeceklerinden korktukları için kendileri de surlardan dışarı adımlarını atamayan Yeşil Diyar ahalisi iyice huzursuzlanmaya başlamış.

Ülkenin yeşillikleri içinde bir kulübede yaşlı annesi ile yaşayan fakir bir kız varmış. Adı Yıldız’mış bu iyi yürekli kızın. Yıldız her akşam evinden çıkar, surların kıyısında dolaşırmş. Hava kararınca da Ay Kapı’nın önünde oturup gökyüzüne bakar ve gökyüzünden gelip kendisini başka diyarlara götürecek bir periyi beklermiş. Bir akşam Mor Perinin elinde ay tozları ile kendisine yaklaştığını görmüş, Peri, ay tozlarını Yıldız’ın üzerine serpiyormuş. Yıldız mutluluktan dans etmeye başlamış. Ay tozları üzerine düştükçe eriyip yok oluyorlar, Yıldız da sevinçle “Gel Beyaz Periii. Gel de al beniii. Gel Beyaz Periii. Götür uzaklaraaa, götüüür beni.” diye şarkı söylüyormuş.

Bu olay tam altı akşam üst üste tekrarlanmış. Her akşam ay tozları altında şarkı söyleyip dans etmiş Yıldız, her akşam tanımadığı bir Beyaz Peri’yi çağırmış şarkılarıyla. Şarkılar rüzgâra binip surları aşmış, daldan dala, kona göçe Kaf Dağı’nın ardındaki Kış Ülkesine ulaşmış. Bu ülkede yaşayan, Kar Perisi derler adına, beyaz mı beyaz bir peri varmış. Yıldız’ın şarkısını duyan Kar Perisi büyülenmiş gibi bu güzel sesin peşine düşmüş. Uzakları yakın eden peri kanatlarını açmış, dağlar denizler aşmış, gün batmadan Yeşil Diyar’a ulaşmış. Yeşil Perinin karanlık yüzüne bakıp ülkeye Büyük Kapı’dan girmekten vazgeçmiş. Doğruca Ay Kapı’ya gitmiş. Aydınlık yüzlü Mor Peri karşılamış onu, beyaz bulutlardan bir döşek sermiş, Kar Perisi hava kararana karar dinlenmiş.

Yıldız’ın şarkısıyla uyanmış Kar Perisi, bulutların üzerinde uzanıp bir süre şarkıyı dinlemiş sonra Mor Perinin ay tozları serptiği yoldan süzülüp bir iki kanat çırpımlık yolda kendisini bekleyen Yıldız’ın yanına gelmiş. Beyaz beyaz yıldızlara dönüşmüş, ay tozuyla karışmış yağmaya başlamış. Yıldız şarkı söyleyip dans ettikçe ay tozuna bulanmış beyaz yıldızlar da onunla birlikte dönmeye başlamışlar. Sonra Kar Perisi yine peri halini almış, Yıldız’ın koluna girip onu havaya kaldırmış. Boydan boya Yeşil Diyar’ı geçmişler; ağaçların, evlerin ve gölün üzerinden, adaların, nilüferlerin ve ay ışığında ağzından ateş çıkan canavarlara benzeyen gölgelerin üzerinden uçup o güne kadar kimselerin bilmediği bir kapıya varmışlar. Yeşil Diyar’ın yedinci kapısıymış bu kapı. Adı da; Masal Kapı. “Bu kapıdan giren gerçekler masala dönüşür” demiş Kar Perisi, “Ancak masala inananlar yerini bulabilir, inanmayanlar yanından geçip gider de anlamaz burada bir kapı olduğunu” “Bu kapının perisi sen misin?” diye sormuş Yıldız. “Hayır” demiş Kar Perisi, “Sensin!” ve elindeki değneği Yıldız’ın eline tutuşturup Kış Ülkesi’ne doğru uçmuş gitmiş.

O günden sonra Yeşil Diyar gerçeklerin masallara dönüştüğü kutsal bir diyar olmuş. Yıldız ve diğer beş peri, Yeşil Diyarlı inananlar ile birlikte her gece Masal Kapı’da buluşmuş, yiyip içip eğlenmişler. Kimi gece sihirli lambaları ovup dilekler dilemiş, kimi gece uçan halılara binip diyar diyar dolaşmışlar. Ejderhaların koruduğu hazineler keşfetmiş, şehzadelerle dost olmuş, gökten düşen elmaları toplamışlar ve sonsuza dek mutlu yaşamışlar. Rengi gitgide kararan Yeşil Perinin ise bundan hiç haberi olmamış.

Pelin Yılmaz